Ve gün teslim ederken yerini gecenin sinsi karanlığına, senli saatlerim başlamakta..
Seni sana anlatıyorum dedim ya sevgili.. ne zor bilemezsin içinde çağlayan olmuş duyguları
birkaç kelime ile anlatabilmek.. ne zor kelimelerin yetmediği durumlarda seni sana anlatabilmek.. Bilmezsin...
Sorular kurcalarken beynimi, uzanırken düne bakarken bugüne.. Yarınımız heba olmakta soru işaretinin takılı kaldığı kuyruğunda...
Sonu gelmez akşamların aşifte nazlanmalarında demlenmekte yine acılar.. Ötelerden gelen seslerin yankılarını dinlemekte bu yürek..
Kadim sanrılarıma eşlik eden körpe bir duygunun eşliğinde adımlarken kalan zamanımı, düşünüyorum da benden alacak neyin kaldı artık... acının ana yurdu olan kalbime dokunmak bile korkutmuyor beni.
Sen kalbime doğru gittikçe artan bir med-cezirsin.. Gel-gitlerinle sarsılmakta bu beden..
Karanlık içinde üşürken güneşi kucaklamak gibi bir şey seni sevmek..
Ve bir kez daha acı ve gözyaşını unutarak, umutlarımın ellerinden tutarak geldim.
Bir baharı ve sonraki bilmem kaç baharı seninle birlikte yaşamak istedim.
Ve maviyi, aşkın mavisini yalancı kırmızıya inat hayatının rengi yapmak istedim.
Sen git dedin, ben sana geldim... Yüreğinde kopan feryatları dindirmek istedim.. Acı çeken ruhuna huzur vermek istedim. Kimliklerinden kaçarak, saklanmak istediğinde seni arayıp bulmak istedim.
Gözlerinin daldığı noktaları yakalayıp, beynindeki her bir hücreye kendimi koymak istedim.
Bazen acıtsa da cümlelerini tekrar tekrar duymak istedim.
Ben geldim sen gittin.
Gittiğin zamanlarca bittim, bittiğim mesafelerce tükendim.
Bu tükenişlerin ardından bilmem ki
sen gel desen de yaşayabilir miyim artık bu sevdayı seninle..
Her zaman acıtacak bir sözün oldu bana.. Şu anda da var biliyorum..
Şimdi sus ve başını göğsüme yasla.. artık sen de yüreğini sevda ile dağla..
Gecenin kokusu sindi üzerime.. Kelimelerim kanıyor..